.

   
  www.tarihci01.tr.gg
  Kavimler Göçü
 

AVRUPA’NIN DEĞİŞEN YÜZÜ : KAVİMLER GÖÇÜ


Dördüncü yüzyilin son çeyreginde insanlik büyük bir nüfus hareketine tanik oldu. Kavimler Göçü dedigimiz bu olay ilk çagi degistirebilecek sonuçlar dogurdu. Balamir, Uldiz, Rua ve Karaton gibi liderlerin yönetiminde büyük Hun kütleleri batiya hareket ettiler. Bu yillarda, Karpat Daglarinin kuzeyinde Lombardlar, Güney Rusya'da Ostrogotlar ve Vizigotlar, Macaristan'da Vandallar Ren ve Elbe arasinda Angillar ve Saksonlar Yukari Ren boylannda Franklar Tuna ve Ren'in kesistigi mintikada ise Almanlar yasamakta idiler. Hun baskisi karsisinda bu saydigimiz gruplar Roma topraklarina girdiler. Romalilar kendilerinden olmayan bu insanlara barbar diyorlardi. Barbar akinlari Roma'da büyük bir yikima yol açti. Cebelitarik'tan Tuna'ya kadar olan genis olanda Roma barisi (Pax Romana) etkinligini yitirdi. Atilla'nin önderliginde siki bir disiplin içinde hareket eden Hunlar Germenlerle büyük bir mücadeleye basladilar. Germen seflerinden Radagais ve Geneserik'e bagli kuvvetler Hunlar tarafindan etkisiz hale getirilerek Kafkaslar ve Avrupa'da Hun barisi egemen kilindi. Bu arada Angillar ve saksonlar Büyük Britanya adasina, Franklar Fransa'ya, Gotlar Ispanya'ya, diger kavimler de uygun yerlere giderek batinin bugünkü etnik ve siyasal yapisini olusturmaya basladilar.

Konusunu Hun Germen savaslarindan alan Almanlarin ünlü Nibelungen destani bu yillarin anilarim tasir. Batidaki bu yapilanma sürecinde Roma imparatorlugu önce ikiye ayrildi, sonra da imparatorlugun bati kanadi Germen akinlari sonunda yikilarak tarihe karisti.

Batida Roma imparatorlugu gibi merkezi bir otoritenin bir anda kaybolusu büyük sorunlar dogurdu. Yurt bulmak isteyen büyük nüfus hareketlerinin yarattigi siyasal istikrarsizlik ve terör uzun yillar etkinligim sürdürdü. Insanligin en uzun dönemi olan ilk çag, bu karmasa içinde sessizce kapanirken tüm Orta Çag boyunca etkinligini sürdürecek olan Feodalizm köklesmeye basladi.

Tarih, bu süreci yasarken Karapapaklar Kür boylari ve Derbent Geçidini olanca güçleri ile savunuyorlardi. Yasadiklari cografya istila ordulari ve göç yollari üzerinde oldugundan bu hareketlerden en çok onlar etkilendiler. Dünyayi sarsan bu büyük kitle hareketleri sonunda yurtlarim terk etmeden inat ve inançla savunan bir baska kavim yok gibidir.

Kadin ve erkek hepsi çok iyi birer savasçi olan Karapapaklar binlerce yildan ben ayni bölgeyi ellerinde tutmayi basardilar. Nihayet Hun barisinin egemen oldugu yillarda Bati Hun eline bagli bir beylik olarak siyasi varliklarim korudular. Hunlarin dogu kanadinin bekçileri olan Karapapaklar Kafkaslarin en eski kavimlerinden biri olarak tarihe geçti. Bir kavim yasamina sigmayacak kadar uzun yillar Kür boylarinin hayvanciliga elverisli topraklari ile bütünlesen Karapapaklar hakkinda dogal olarak birtakim efsane ve mitler gelismeye basladi. Bugünde Kafkas Karapapaklari arasinda yaygin olarak konusulan bir efsane vardir. "Tanri dünya dengede tutsun diye Kaf Dagi'ni yaratti. Daha sonra Karapapaklari bu daga bekçi kildi". Bu mitolojik yargi uzun bir geçmisin anilarim içerir.

Atilla'nin ölümünden sonra Bati Hun barisi bozuldu. Bizans saldirilarina ugrayan Hunlarin bir kismi bulunduklari bölgede Hristiyanligi benimseyerek Macar ve Bulgarlarin etnik yapisini olustururken; bir kismi da Kafkaslara çekilmek zorunda kaldilar.

 

Hunlarin sahneden çekilisinden sonra Kafkaslarda uzun bir süre siyasi istikrar kurulamadi. Nihayet 552 yilinda Asina (Asena) soyundan bir kahraman Göktürk elini teskilatlandirarak Çin'den Kafkaslara kadar genis bir alanda siyasal birligi yeniden sagladi. Göktürkler, Türk adinin resmi devlet adi olarak kullanildigi ilk devlet olmasi bakimindan Türk kültür tarihinde önemli bir konuma sahiptir. Karapapaklar Göktürk elinin bati uç akincilari olarak yeniden tarih sahnesinde belirirler. Demirkapi baska bir adi ile Çor Kapisi'nin güvenligi onlardan sorulurdu.

 

Halk arasinda yari gerçek, yari masal seklinde anlatilan yaygin bir inanca göre Zülkarneyn Demir kapi denilen yerde kapilari saglam demirden surlar yapilarak Yecüc ve Mecüc kavminin batiya geçmesini engellemek istemistir. Peki, Zülkarneyn kimdir. Bu Yecüc ve Mecüç kavmi kimlere denilmektedir? Bazi tarihçiler Zülkarneyn'i Makedonya krali II. Filip'in oglu Iskender olarak düsünürler. Bu görüs çok hatalidir. Kur'an'da da bahsedilen Zülkarneyn'in Iskender olmasi zordur. Çünkü Kur'an'daki

Zülkarneyn tek tanriya inanan ve putlarla mücadele eden biri olarak tanimlanirken Makedonyali Iskender çok tanrili olmakla kalmamis hatta kendinde tanrilik vehmetmistir. Böyle birinden Kur'an'da övgü ile söz edilmesi son derece mantiksizdir.

Kur'an'daki tarife uyan hükümdar ancak Akad krali Naramsin olabilir. Peki, Zülkarneyn'in Yecüc ve Mecüc dedigi kavim kimdir. Arap tarihçiler Demirkapi'nin gerisinde yasayan Türkler ve Mogollar olabilecegim düsünmüsler. Fakat hem Türklerin hem de Mogollarin Islamiyet'e girmesi bu iddiayi çürütmüstür. Bugün bu konu açikliga kavusmamistir. Kimi tarihçiler Çin ve Japon kimileri de kuzeyliler olabilecegim düsünmektedirler.